İstanbul ile İzmir arasındaki ulaşımı 9 saatten 3,5 saate indirecek Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu’nun dörtte biri tamamlandı. Otoyolun peyzaj çalışmalarında denetleme sorumluluğu üstlenen Yüksel Proje’de görev yapan Peyzaj Mimarı Rahim Asar, proje kapsamında yapılan uygulamaların bir kısmında GENTA’nın çim tohumlarını ve bitki besleme ürünlerini kullandıklarını belirterek, “Başarılı olmak için hiçbir rastlantıya izin vermiyoruz” diyor.
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Türkiye’de otoyolların yapımına 1989’da başlanmıştı. Ben de sektöre o dönemde girdim. Edirne-Kınalı Otoyolu inşaatının peyzaj projesini uygulayan İRB firmasının fidan üretim departmanında işe başladım. Performansımdan dolayı 1992’de iki İngiliz ve bir de Türk firmanın oluşturduğu (UBM-Sir Oven Williams & Partners, L.G. Mouchel & Partn) konsorsiyumda Peyzaj İşleri Kontrol Mühendisi olarak Edirne-Kınalı Otoyolu projesinde görev aldım. Bu proje için “kalfalık dönemim” diyebilirim. Uluslararası deneyimlerin bileşkesini bu projede gördüm.
Otoyollarda yapılan peyzaj çalışmalarında amaçlanan şeyler nedir? Bu anlamda hedeflere ulaşılabiliniyor mu?
Otoyol peyzajı dediğimiz alan, klasik anlamda peyzajdan çok farklı. Otoyol peyzaj planlamasındaki amaç; yol inşaatı ile bozulan doğanın yeni düzenlenmesiyle bölgenin iklim koşulları ve doğal bitki örtüsüne uygun türlerin seçilip doğaya tekrar kazandırılmasıdır. Ayrıca erezyonla mücadele için otoyol şevlerinin stabilizasyonu, otoyol yakın çevresinin toz, gürültü, egzoz gazı gibi olumsuz etkilerden korunması, araçların far ışıklarının perdelenmesi ve yoldan çıkmaları halinde yavaşlaması sağlanmaktadır. Aynı zamanda tünel ve gişe girişlerini vurgulamak, iklim koşullarına göre kar siperleri ve rüzgar perdeleri oluşturmak amaçlı fonksiyonel hedeflerin yanı sıra otoyolda seyahat edenlerin estetik yönden zenginleştirilmiş tek düze olmayan bir perspektif içinde seyahat edebilmesini sağlayacak düzenlemeleri yapmak da peyzajın amaçları arasında bulunuyor.
Otoyollar yapılırken doğaya zarar veriliyor mu?
Bir otoyol güzergahı boyunca bitki örtüsünün kaldırılması, doğada bir takım olumsuzluklar oluşturabiliyor. Peyzaj projeleriyle de inşaat sırasında ortaya çıkan bu olumsuzlukların ortadan kaldırılması amaçlanıyor. Örneğin Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu peyzaj projesi kapsamında Gebze-Bursa kesimlerinde toplam 5 milyon metrekare yeşil alanda; her 16 metrekare için yapraklı ağaç, 9 metrekare için ibreli ağaç ve 1 metrekare için de çalı planlandı ve uygulandı. Ayrıca yeşil alanların bitki örtüsü oluşumu için “hydroseeding” ve “hydromulch” yöntemiyle buğdaygiller ve baklagiller familyasına ait çim türleri ekildi. Bu sayede ekilen türler karbon salımının azaltılmasına önemli katkı sağlıyor. Bununla birlikte baklagiller familyasından olan türler, havadaki azotu alarak bitki besin döngüsünü yani eko sistemi de sağlamış oluyor. Üstelik yabani hayvanlara da ortam hazırlanıyor. Örneğin Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nde ekolojik bir köprü yapma projesi var. Sonuçta yapılan inşaat çalışmalarıyla doğaya verilen yarayı hızlı bir şekilde gideriyoruz.
Peki, uygulamaları gerçekleştirirken doğaya bulunduğunuz ekstra katkılar nelerdir?
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) bir kentte kişi başına düşen yeşil alan miktarının, nüfusa bakılmaksızın en az 9 metrekare olması gerektiğini ama bunun idealinin 10-15 m² olduğunu belirtiyor. Avrupa ve ABD’de bazı kentlerde kişi başına düşen yeşil alan miktarları şöyle: Stokholm’da 87,5 m², New York’ta 23,1 m², Roma’da 45,3 m², Paris’te 14,5 m², Londra’da 27 m², Amsterdam’da 45,5 m², Berlin’de 27,1 m². Türkiye genelinde ise rakamlar tahmin edebileceğiniz gibi ne yazık ki oldukça düşük. İstanbul’da kişi başına düşen yeşil alan miktarı 6 m² iken; Bursa’da 10 m², İzmir’de 5 m², Samsun’da 5,6 m², Balıkesir’de ise sadece 3,1 m². Bununla birlikte Türkiye’de 1930’lu yıllarda yeşil alanların oranı yüzde 50’leri buluyordu. Bugün baktığımız zaman bu oran sadece yüzde 17. Şimdi iki şehir arasında 5 milyon metrekarelik bir yeşil alan oluşturarak 500 bin insanın yeşil alan ihtiyacını giderebiliyoruz. Yani otoyollar ile birlikte yeşil alanları da yeniden kazanmış oluyoruz. Üstelik bunu üç senelik bir çalışma sonunda elde ediyoruz. Sonuçta hem mesleki sorumluluğumuz var, hem de kişisel olarak yeşili seviyoruz.
Türkiye’de otoyol peyzajının önemi yeteri kadar anlaşılıyor mu?
Ülkemizde otoyol peyzajı uygulamaları artık sıklıkla yapılmasına rağmen; akademik olarak bu alana yeteri kadar önem verilmiyor. Dünyada bu konuda oldukça fazla bilgi olmasına rağmen, Türkiye’deki üniversitelerde kısıtlı çalışmalar yapılıyor. Biz ise Yüksel Proje olarak yalnızca kontrol kısmında görev yapmakla kalmıyor; yurtdışında yapılan uygulamaları inceliyor ve bu gelişmeleri Türkiye’de nasıl uygulayabiliriz diye araştırmalar yapıyoruz. Belirli dönemlerde Karayolları Genel Müdürlüğü’ne sunumlar da gerçekleştiriyoruz. Otoyol peyzaj çalışmalarını ve bu alandaki gelişmeleri Karayolları ve müşavirlik camiasına anlatıyor ve peyzajı ülkede geliştirmeye çalışıyoruz. Otoyol peyzajı biraz durağan bir sektör, kazanımlarının bilinmesi gerekiyor. Otoyol peyzajının yaygınlaşması toplumda yeşilin daha fazla yer almasına katkı sağlamak anlamına geliyor. Çünkü şehirleşmenin getirdiği problemleri peyzaj projeleriyle asgari düzeye indirmiş oluyoruz. Amacımız otoyolu eski karayolu zihniyetinden çıkararak yeşil yol örtüsü oluşturmak. Otoyolları ‘Kara-yol değil Yeşil-yol’ yapıyoruz.
Otoyol peyzaj uygulamalarında hangi çim türlerini seçiyorsunuz?
Şev stabilizasyonunu sağlayacak, aynı zamanda kuraklılığı ve tuzluluğu tolere eden türleri seçiyoruz. Bizim için bitkinin boy yapmasından çok, kök yapısının derinlere gitmesi daha önemli. Burada ekilecek çimin salt görsellik değil, fonksiyonel etkilerinin de olması gerekiyor. Ağırlıklı olarak da baklagiller familyası ve buğdaygiller familyasını karıştırarak kullanıyoruz. Festuca arundinacea, Lolium perenne, Poa pratensis, Trifolium repens, gibi türleri sıklıkla kullanıyoruz.
İşbirliği yaptığınız firmaları seçerken nelere dikkat ediyor, hangi süreçlerden geçiyorsunuz? GENTA ile olan işbirliğiniz nasıl başladı?
Bizim A’dan Z’ye bütün ürünlerimizde deneyler ve analizler yapılıyor. Hiçbir şekilde rastlantıya izin vermiyoruz. Çünkü görevimiz, şartname doğrultusunda işleri kontrol etmek. Söz gelimi, taşere firmaların projede kullanmak istediği ürünlere ilişkin analizleri ya devlete ait ya da akredite olmuş laboratuvarlarda kendi kontrolümüz altında yaptırıyoruz. Süreç bittikten sonra ürün eğer olumlu çıkıyorsa kullanılmasına izin veriyoruz. GENTA ile de yüklenici firmalarımız aracılığıyla tanıştık. Şartname kriterleri ve laboratuvar incelemesine tabi tuttuğumuz GENTA ürünleri başarılı sonuçlar verince, GENTA ile işbirliğimiz de başlamış oldu.
Gebze-İzmir Otoyolu peyzaj projesinin Orhangazi-Bursa etabı kapsamında GENTA’nın hangi ürünlerini kullanıyorsunuz?
GENTA’nın çim tohumlarını ve bitki besleme ürünlerini uygulama yapan firmalar kullanıyor. Projemiz kapsamında bazı yerlerde yem bitkileri kullanılıyor; Dactylis glomerata, Medigaco sativa ve Onobrychis sativa gibi. Bununla birlikte bazı bölgelerde iklime göre kullanılan türler değişiklik gösterebiliyor. Mesela İzmir tarafında Cynodon dactylon, Festuca arundinacea gibi sıcağa toleranslı türler, daha serin bölgelerde de Poa pratensis, Festuca rubra rubra, Lolium perenne, Trifolium repens, Festuca rubra commutata gibi türler kullanılıyor. Kullandığımız çim türlerinin çimlenme süreçleri iyi. Bu sene biraz kurak gitmesine rağmen bahar sonrası olumlu sonuçlar vereceğini düşünüyorum. Bitki beslemede kullanılan GENTA ürünleri ise genellikle organik ve inorganik ürünler. Aldığımız sonuçlar ise şu ana kadar güzel. Serdiğimiz toprağı analiz ettiriyor, analiz sonucuna göre de hangi besin elementleri eksikse bunu tamamlama yoluna gidiyoruz. Şu anda en çok organik madde eksikliği görülüyor ve bunun takviyesi sertifikalı organik gübrelerle yapılıyor. Bu eksiklik de geçmişte burada tarımın yapıldığının bir göstergesi aslında. Tek yönlü kullanım, yanlış ilaçlama, yanlış gübreleme bize burada söz konusu olumsuzlukları yaşatıyor.
Peyzaj uygulamalarında oluşturulan çim alanlarda hastalık problemleriyle karşılaşıyor musunuz?
Otoyol peyzajında hastalık bir problem değil. Çünkü söz konusu bölge açık alan ve az sulama yapılıyor. Çok yoğun biçilmediği ve çok yoğun kullanılmadığı için de hastalık problemi ile karşı karşıya kalmıyoruz. Özellikle mantar hastalıkları çimlerde çok büyük sıkıntılar yaratır. Burası hem açık alan olduğu hem de rüzgar alıp bitkiler havalandığı için hastalıklar oluşmuyor. Sulama çok sık yapılmadığı için zaman zaman susuzlukla ilgili problemler yaşanabiliyor. Ancak kullanılan türlerden kaynaklanan bir takım avantajlar yok değil. Bitki yaz aylarında sulanmasa dahi çim türleri sayesinde eylül ayının yağmurlarıyla eski yeşil haline dönebiliyor.
Peyzaj uygulamaları, otoyol projelerinin hangi aşamasında başlıyor?
Otoyol çalışmalarında bitkisel örtünün kazılmasından itibaren bizim de işimiz başlıyor. Çünkü eğer çalışmaya bu dönemde başlamazsak, farklı problemler ortaya çıkabilir. Örneğin ameliyat edildikten sonra bir yaranın kapanmadığını düşünelim, bu durum hasta için ciddi sorunlar yaratabilir. Bizim çalıştığımız alanda da bu gibi problemlerin oluşmaması için bitki örtüsünün kapanması gerekiyor. Bu nedenle yarma ve dolgunun üzerine bitkisel toprak serip, ardından çimlendirip, sonrasında da bunun şev stabilizasyonunu sağlamak gerekiyor. Bunu inşaat dilinde geoteknik bir önlem olarak adlandırıyoruz.
Otoyol kenarlarındaki çimlerin yeşillenmesi ne kadar sürüyor? Çimlenmeyi sağlamak için ideal dönem hangisi?
Mevsimsel şartlara göre değişiklik göstermekle birlikte, eylül aylarında daha iyi sonuçlar alınabiliyor. Zaten inşaat dönemi de yaz dönemidir. Bu dönemin ardından eylül ayı itibariyle peyzaj çalışmaları da başlıyor. Yazın daha çok bitkisel toprak serimi, fidan bakımı gibi çalışmalar yapıyoruz. Asıl işimiz ise eylül ayında başlayıp, nisan ayına kadar devam ediyor.
GENTA ile olan işbirliğinizi nasıl değerlendirirsiniz?
Bu sektörün içinde yaklaşık 30 yıldır görev yapıyorum. Bugüne kadarki tüm deneyimlerim sonucu söyleyebilirim ki; GENTA düzenli ve gayet profesyonel bir firma.