×

ÜRETİCİ BİLGİ REHBERİ

Anasayfa Üretici Bilgi Rehberi Karnabahar

SİYAH ÇÜRÜKLÜK (Xanthomonas campestris)

FİDE
VEGETATİF
GENERATİF
HASAT

LAHANAGİLLERİN ÖNEMLİ HASTALIKLARINDAN BİRİDİR. BULAŞIK ARAZILERDE İKİ YILLIK BİR MÜNAVEBE ÖNERİLİR.

GENEL BİLGİLER

Bakteriyel hastalık etmeni olup, bakteriyel etmen yaprak doğal açıklıklarından (stoma) bitkilere giriş yapar ve bitkileri enfekte edebilmesi için yaprak yüzeyinde serbest suya gereksinim duyarlar. Bu yüzden yaprak üzerinde serbest suyun varlığı hastalığın ortaya çıkması ve geliþiminde önemli bir faktördür. Hastalık etmeni geniş bir sıcaklık dizisinde ortaya çıkar, ama genellikle daha serin koþullarda görülmektedir. Organizma tohum ve toprak kökenlidir. Ayrıca enfekteli bitki artıkları da önemli bir inokulum kaynağıdır. Lahana, karnabahar, brokoli, turp ve şalgam bu hastalık etmenine duyarlıdır. Bir çok küçük ve sulumsu lekeler ilk olarak yaprak üzerinde görülür. Bu küçük benek şeklindeki lekeler yuvarlak ya da açılı olup, zamanla 5 mm çapında sarı, kahverengi ya da siyah renkli lekelere dönüşmektedir. Lekelerin etrafı sulumsu bir doku ile çevrilmektedir. Bir çok durumda lekelerin merkezi düşmekte ve yapraklarda saçma deliği gibi bir görünüm almaktadır. Hastalık belirtileri genellikle yaprak damarları ile sınırlı kalır Yaprak kenarlarındaki hastalık belirtileri genellikle uç yanıklığı ile sonuçlanır.

Kültürel Mücadele

1. Dayanıklı çeşitlerin kullanımı
2. Hastalıktan ari tohum ve fidelerin kullanımı
3. Sera ve tohum yataklarında hastalıktan ari toprak, su ve alet-ekipmanı kullanılmalı ..
4. Yabancı ot kontrolüne, böceklerin bitkilerde yara açmaması için böcekler ile mücadeleye önem verilmeli.
5. Hastalıklı fideler hemen yetiştirilme ortamlarından uzaklaştırılmalı ve imha edilmeli.
6. 2-3 yıl gibi uzun süre ürün rotasyonu yapılmalı.
7. Aşırı ve üst sulamalarından kaçınılmalı ve nem
oluşumu engellenmeli. Ayrıca nemli koşullarda ve bitkiler ıslak iken çalışmaktan kaçınılmalı.
8. Toprak drenajı yapılmalı.
9. Bitkileri düzenli olarak beslemeli ve aşırı gübre kullanımından kaçınılmalı.

BAKTERİYEL YAPRAK LEKESİ (Pseudomonas sryngae)

FİDE
VEGETATİF
GENERATİF
HASAT

PATOJEN GENELLİKLE TOHUM VE TOPRAK KAYNAKLIDIR. BULAŞIK ARAZİLERDE MÜNAVEBE YAPILMASI GEREKLİDİR.

GENEL BİLGİLER

Bakteriyel hastalık etmeni olup, karnabahar, lahana, brüksel lahanası, brokoli ve turp bitkilerinin bakteriyel hastalık etmenlerinden biridir. Bakteriyel etmen en az bir yıl toprakta ve bitki artıkları üzerinde canlılığını koruyabilir. Bakteri aynı zamanda tohum kökenli olup, tohumla ile taşınmakta ve en önemli baslangıç inokulum kaynağını oluşturmaktadır. Hastalık etmeninin bitkilere bulaşması ise yağmur, sulama suyu ve su sıçramaları ile olmaktadır. Hastalık etmeni serin ve yağışlı geçen ortamlarda çok daha şiddetli hastalık meydana getirmektedir. Hastalık belirtisi, klorotik hale ile çevrilmiş küçük, kahverengi ve nekrotik lekelerdir. Lekeler yaklaşık 1 mm çapındadır ve yaprak yüzeyi bu lekeler ile kaplanmaktadır. Lezyonların kenarları ise genellikle suyla haşlanmış gibi bir görünüm arz eder. Lekeler büyür ve diğer lekeler ile birleşir, fakat lekenin büyümesi yaprak ana damarları ile sınırlı kalmaktadır. Bazı bitkilerde yapraklar deforme olur ve parçalanmış bir görünüm alacak şekilde kırılır, hatta tüm bir yaparak etkilenebilir ve düşebilir.

Kültürel Mücadele

1. Dayanıklı ve temiz bitkiler tercih edilmeli.
2. Fideliklerde ve şaşırtma esnasında hastalıktan ari toprak kullanmalı.
3. Sulama suyunun bakteriden ari olmasına dikkat edilmeli ve bitkilere üstten su verilmemelidir.
4. Ürün rotasyonu yapılmalı.
5. Hastalıklı bitkilerin imha edilmesi ya da uzaklaştırılması.
6. Bitkileri yaralamaktan kaçınmalı ya da diğer zararlılar tarafından yaralanmaması mümkün mertebe sağlanmalı- dır.

ALTERNARIA YAPRAK LEKESİ (Alternaria spp.)

FİDE
VEGETATİF
GENERATİF
HASAT

GENELLİKLE EKONOMİK BİR ZARARI OLMAY AN SERİN VE YAĞIŞLI PERİYOTLARDA ORTAYA ÇIKAN FUNGAL BİR HASTALIKTIR.

GENEL BİLGİLER

Bu hastalık etmenleri Crucifer bitkileri için tohum kökenlidir. Etmen tohum içerisinde misel ya da spor olarak bulunmaktadır. Hastalık etmeni bitki artıkları, bulaşık tohum ve konukçusu olan yabancı otlar üzerinde varlıklarını devam ettirirler. Sporlar bulaşık bitki artıkları ve lekeler üzerinde üretilir. Kültür ortamlarında hastalık etmenlerinin spor üretimi için en ideal sıcaklık 24° ile 28° C'dir. Sıcaklık 16° C altına düştüğünde ise spor üretimi önemli ölçüde azalmaktadır. Brokoli ve karnabahar bitkilerinin yenilebilir çiçeklerinde meydana gelen kahverengi-siyah renk değişimi, eğer yapraklarda ortaya çıkan lekeler kontrol edilmez ise ortaya çıkmaktadır. Benzer belirtiler diğer hastalıklar tarafından da oluşturulur, kesin sonuç elde etmek için laboratuvar izolasyonları- na ihtiyaç duyulabilir. Böyle enfeksiyonlar genellikle bakteriyel yumuşak çürüklük etmenleri ile karışabilir. Bu durum özellikle depo ve tarla koşullarında sıcaklığın 28° C ve üzerinde olduğu zamanlarda ortaya çıkmaktadır. Yaprak kenarlarında oluşan yaprak lekeleri siyah çürüklük etmeninin yaptığı lekelere benzer, fakat Alternaria tarafında oluþan lekelerin kenarlarında oluşan sarı haleler daha kesin ve belirgindir.

Kültürel Mücadele

1. 3-4 yıl ürün rotasyonu yapılmalı ve devamlı üretim alanlarından konukçusu bitkiler uzaklaştırılmalı.
2. Hastalıktan ari tohum ve fidelerin kullanımı.
3. Tohumlara sıcak su uygulaması yapılarak üzerinde ve içerisinde olan fungal yapılar ya da diğer etmenler elimine edilebilir.
4. Düzenli gübreleme ve iyi koşullarda bitkileri yetiştirmeli.
5. Bitki kalıntıları yetiştirme ortamlarından uzaklaştırılmalı ve imha edilmeli.
6. Çiğ oluşumundan kaçınmak için havalandırma iyi olmalı ve bitkilerin üzerinde serbest su oluşumu engellenmeli.
7. Sera ve tohum yataklarında hastalıktan ari toprak ve alet-ekipmanı kullanılmalı.

VERTICILLIUM SOLGUNLUĞU (Verticillium dahliae-albo atrum)

FİDE
VEGETATİF
GENERATİF
HASAT

GENELLİKLE KIYI ŞERİDİNE YAKIN ÜRETİM ALANLARINDA SOĞUK TOPRAK KOŞULLARINDA GÖRÜLÜR.

GENEL BİLGİLER

En yaygın olarak bilinen toprak kökenli fungal hastalık etmenleridir. Genellikle kötü yapılı toprak ve düşük toprak sıcaklıklarında ortaya çıkmaktadırlar. Oldukça geniş bir konukçu listesine sahip olup, odunsu ve otsu bitkilerde hastalık yapmaktadırlar. Her iki Verticillium düşük seviyelerdeki toprak sıcaklıklarında doğal olarak ortaya çıkıp duyarlı bitkilerde hastalık yapmaktadırlar. V. albo-atrum en iyi þekilde 20-25° C sıcaklıklarda gelişme gösterirken, V. dahliae 25-28° C gibi daha yüksek sıcaklıklarda daha iyi gelişme göstermektedir. Hastalık sıcak bölgelerde, özellikle sulanan alanlarda problem olmaktadır. Bitki dokusunda oluşan konidisporları su ile bitkinin üst aksamlarına taşınır ve fungus iletimi bitkinin dokularında kolonize olmaktadır. Hastalığın teşhisinde hastalıklı bitkilerde fungal yapıları görmek mümkün olmadığından, laboratuvar kültürü gerekmektedir. Hastalık etmeni hastalanmış yumrular ve bulaşık fideler ile uzun mesafler taşınabilir. Yetiştirme ortamına girdikten sonra, toprak işleme aletleri, rüzgar ve su ile taşınmaktadır. Hastalık etmeni bitkinin fizyolojisini değiştiren nematodlar ile bulaşık alanlarda daha şiddetli olarak hastalık yapabilir.

Kültürel Mücadele

1. Hastalıktan ari ve temiz bitkiler şaşırtılmalı.
2.Toprak inokulum kaynağı olduğu için, toprak işleme işlerine büyük ölçüde dikkat edilmeli.
3.Toprak ısısının ani düşüşlerini engellemek için, sık sulama yapılmalı.
4.Bulaşık alanlarda hasta bitkiler sökülüp yok edilmeli.
5.Sıcak bölgelerde solarizasyon etkili bir kontrol yöntemidir.
6.Ürün rotasyonu yapılabilir (yonca ya da buğdaygiller tercih edilebilir).
7.Nitrojen gübrelerinin optimal seviyede kullanımı hastalık şiddetini azaltmaktadır.
8.Gelişme sezonunda sulamanın kontrollü yapılması da hastalığın şiddetini azaltabilir.
9.Dayanıklı çeşitlerin kullanımı.
10.Mısır gibi bitkilerde yapılan yeşil gübre uygulamaları hastalığı baskı altında tutabilir.
11.Hastalığın görüldüğü bölgelerde yetiştiricilik yapılmamasına dikkat edilmeli.

BAKTERİYEL YUMUŞAK ÇÜRÜKLÜK (Erwinia carotovora)

FİDE
VEGETATİF
GENERATİF
HASAT

YAZLIK ÜRETİM PERİYOTLARINDA HUMUSÇA ZENGİN TOPRAKLARDA GÖRÜLEBİLEN BİR BAKTERİYEL HASTALIKTIR.

GENEL BİLGİLER

Bakteriyel bir hastalık etmeni olup, bir çok tek yıllık bitkiyi hastalandırmaktadır. Hastalık etmeni toprakta serbest halde ya da bitki kalıntılarında canlı bulunabilir. Enfeksiyon genellikle bitkilerde oluþan yaralardan olmaktadır. Bakteri bitkilerin iç dokularında çoğaldıktan sonra, pektolitik ve çoğunlukla sellülotik enzimler üreterek dokuların parçalanmasına ve çürümesine neden olmaktadır. Hastalık bundan dolayı bitkilerde yumuşak çürüklüğe neden olmaktadır. Bakterinin yayılması başlıca sulama suyu ile olur ve özellikle iyi havalandırılmamış ve humusça zengin topraklarda daha fazla ortaya çıkmaktadır. Hastalık etmeni genellikle sıcak aylarda ortaya çıkmakta olup, 30 - 35 °C sıcaklıklar hastalýk etmeninin gelişmesine en uygun ortamlardır. Çürüme genellikle iğrenç bir koku ile sonuçlanır. Bu bitkilerde enfeksiyonlar gübre yanıklığı ve diğer yaralanmalar sonucu açılan yaralardan olmaktadır, ama enfeksiyon genellikle hasat sırasında açılan yaralanmalarla ilişkilidir. Hastalık etmeni yine kullanılan işleme bıçakları üzerinde de sağlıklı bitkilere taşınmaktadır.

Kültürel Mücadele

1. Hastalıklı bitkiler imha edilmeli ya da uzaklaştırılmalı.
2. Fideliklerde ve şaşırtma esnasında hastalıktan ari toprak kullanmalı.
3. Toprak havalanmasına, özellikle humusça zengin topraklara dikkat edilmeli.
4. Ürün rotasyonu yapılmalı.
5. Dayanıklı bitkiler tercih edilmeli.
6. Bitkilerin yaralanmamasına büyük önem verilmeli.
7. Depolama yapılacak ürünler uygun sıcaklık ve havalanması olan yerlerde muhafaza edilmeli.

KÖK URU (Plasmodiphora brassicae)

FİDE
VEGETATİF
GENERATİF
HASAT

ÜLKEMİZ ÜRETİM ALANLARINDA NADİREN GÖRÜLEN BULAŞIK TOPRAKTA ON YILDAN FAZLA YAŞAYABİLEN MANTARİ BİR HASTALIKTIR.

GENEL BİLGİLER

Toprak kökenli patojen Fungal etmen Myxomycetes sınıfına ait olup, akışkan küfler olarak da adlandırılırlar. Fungusun 9 fizyolojik ırkının var olduğu bilinmektedir. Başlangıç enfeksiyonları zoosporlarının toprağa bırakılması ile başlamaktadır. Bu sporlar bitkilerin kök uçlarına saldırırlar ve palsmodiumlarını meydana getirirler. Bu yapı bu sınıfa ait fungusların bir özelliği olup, içerisinde çok sayıda nükleus bulunan şekilsiz ya da biçimsiz amip formunda bir yapıdır. Hastalık etmeni çok geniş bir sıcaklık dizisine sahip topraklarda gelişmesine rağmen, optimum sıcaklık istekleri 25-30 °C arasındadır. Toprakta, bitki artıkları üzerinde ve Cruciferlere ait yabancı otlar üzerinde uzun yıllar canlılığını dinlenme sporları olarak koruyabilir. Bir bölgeden diğerine bulaşık toprak, bitki materyalleri ve su ile taşınmaktadır. Ayrıca enfekteli bitki kökleri ile beslenen hayvanların pislikleri ile de hastalığın taşındığı bildirilmektedir. Enfekteli olan bitkilerin toprak üstü aksamlarında görülen belirtiler ise bodurluk ve solgun yeşil ya da sarı yaprakların varlığıdır. Bitkiler şiddetli olarak etkilendiklerinde toprak üstü aksamları besin ve su alımlarının sekteye uğramasından dolayı, bitkiler besin eksikliği ya da kuraklık stresine girmiş gibi görünürler. Bu bitkilerde sararmalar meydana gelir ve özellikle sıcak havalarda bariz olmak üzere solgunluklar ortaya çıkmaktadır.

Kültürel Mücadele

1. Mümkün mertebe yetiştiricilik yapılacak alanların hastalıktan ari olmasına dikkat edilmeli.
2. Yetiştiricilik yapılan alanlar iyi drene edilmeli ve toprak asitliği 7.2 ya da üzerinde olmalıdır.
3. 7-10 yıl gibi uzun süre ürün rotasyonu yapılmalıdır. Araştırmacılar buğday bitkilerinin ürün rotasyonunda kullanılmasının hastalığın inokulum kaynağının azaltılmasında en fazla fayda sağlayan bitkiler olduklarını bildirmektedirler.
4. Hastalıktan ari ve temiz bitkilerin kullanımı.
5. Topak asitliğini artırmak için kireç kullanımı ya da toprak asitliğini artırıcı gübre uygulamalarına önem verilmelidir.
6. Sulama suyunun enfekteli alanlardan geçirilmemesine ve bulaşık suların kullanılmamasına dikkat edilmeli.
7. Dayanıklı varyetelerin tercihi.
8. Sıcak bölgelerde toprak solarizasyonu uygulanabilir.

YAPRAK BİTLERİ (Myzus persicae)

FİDE
VEGETATİF
GENERATİF
HASAT

ERKEN YETİŞTİRİCİLİĞİN YAPILDIĞI ÜRETİM ALANLARINDA NADİREN LAHANAGİLLERDE EKONOMİK ZARAR YAPABİLİR.

GENEL BİLGİLER

Bazı türler kışı döllenmiş yumurta halinde geçirir. Kışı geçirip yumurtalardan çıkan bireyler sonbaharda gerçek dişiler ve erkek bireyler meydana gelene kadar döllemsiz olarak (partenogenetik) çoğalırlar. Kışı ılık geçen yerlerde ve seralarda bazı türler yıl boyunca partenogenetik olarak çoğalmalarını sürdürürler ve zorunlu kışlamaya gerek duymazlar. Sera koşullarına ve türlere göre yılda 10-16 döl verirler. Yaprakbitleri bitki özsuyunu emerek zarar yaparlar. Emgi nedeniyle yapraklar büzüşmüş, kıvrılmış bir görünüm alır. Bu emgi sonucu bitki zayıflar, gelişme durur, ürünün verim ve kalitesi bozulur. Ayrıca virüs hastalıklarını taşımak ve sağlam bitkilere bulaştırmak suretiyle büyük zararlara neden olurlar. Örneğin M.persicae 50 değişik virüsün vektörüdür. Salgıladıkları tatlı maddelerde fumajin mantarı gelişerek bitki yüzeyini örter, özümleme ve solunuma engel olmaları sonucunda da zarar oluştururlar. Polifag bir zararlıdır. Özellikle hıyar, domates, patlıcan ve kabakta zararı önemlidir. Brassicae familyasında da karnabahar mozaik virüsünün vektörü- dür.

LAHANA KELEBEĞİ (Pieris rapae)

FİDE
VEGETATİF
GENERATİF
HASAT

YOĞUN POPÜLASYONUN OLDUĞU DÖNEMLER EKONOMİK ZARARLA SONUÇLANABİLİR.

GENEL BİLGİLER Etmeni

Kışlayan puplardan ilkbahar'da krem beyazı kelebekler çıkarlar. Narin bir vücudu ve büyük kanatları vardır. Ön kanatlar üzerinde siyah lekeler bulunur. Parlak sarı yumurtaları yaprağın alt yüzünde 20-100'lük gruplar halinde bulunurlar. Yumurtalar yaklaşık 2 haftada açılırlar Genç tırtıllar önce grimsi yeşil renktedirler. Büyüdükçe renkleri belirginleşir ve parlar. Genç tırtıllar önce birlikte beslenirler, sonra da bütün bitkiye dağılırlar. Boyları 4 cm oluncaya kadar beslenirler. Bu dönemde bitkiden ayrılırlar ve oldukça uzun bir yol yürüyüp topraktan yüksek ağaç gövdesi, tahta veya duvara yapışarak pup olurlar. Pup grimsi yeşildir, üzerinde koyu renkli noktalar vardır. Genellikle yılda 2 nesil verirler. İkinci nesil tırtılları yaz sonlarında faaliyet gösterirler. Beyaz kelebeklerin 2 türü daha lahanagiller üzerinde zararlı olurlar. Küçük olanı Pieris rapae ve yeşil çizgili renklisi Pieris napi'dir. Bu iki tür yumurtalarını tek tek bırakırlar. Tırtılları kadifemsi yeşil görünümdedir.

Zararı

Mavimsi veya sarımsı yeşil zemin üzerinde siyah ve birleşince iki yanda bant meydana getiren lekeleri ihtiva eden tırtıllar lahana, karnabahar ve brokoli yapraklarını kalın damarlara kadar yiyerek zarar yaparlar. Tırtılların şiddetli hücumuna uğrayan sebze bahçelerinde lahanagiller adeta yapraksız kalırlar.

MOZAİK VİRÜSÜ CaMV

FİDE
VEGETATİF
GENERATİF
HASAT

LAHANAGİLLERDE BODURLUK YAPMAYAN VİRAL HASTALIK ETMENİNİN TAŞIYICI VEKTÖRÜ YAPRAK BİTLERİDİR.

GENEL BİLGİLER

Karnabahar Mozaik Virüsü (Cauliflower Mozaic Virus = CaMV) viral hastalık etmeni olup, ilk olarak Brassica campestris ve B. oleracea bitkilerinde tespit edilmiştir. Viral etmen vektör böcek (Brevicoryne brassicae, Myzus persicae ve diğer Aphididae familyasina ait böcekler ile) semi-persistent (böcek bünyesinde yarı kalıcı olarak) olarak taşınmaktadır. Virüs mekanik inokulasyon ile de taşınabildiği bildirilmektedir. Arabidopsis thaliana, Brassica spp., Raphanus spp. ve Brassicaceae'nin diğer türleri ve Resedaceae familyasına ait bitkilerde damar açılması ve damar bantlaşması gibi hastalık belirtileri ortaya çıkmaktadır. Yapraktaki damar açılmaları koyu alanlar ile zıtlık açık şekilde görülecek biçimde belli olur. Hastalığa rağmen baş bağlayan bitkilerin ise pazar değeri ciddi boyutlarda azalır. Enfekteli bitkilerde yaprak belirtileri ortaya çıksa bile Brassica bitkilerinde bodurluk belirtisi görülmez. Lahana bitkilerinde yapraklar üzerinde siyah şerit şeklinde belirtiler meydana gelir, fakat bu beneklenmeler Şalgam Mozaik virüsünün oluşturdukları lekelere göre daha küçüktür.

Kültürel Mücadele

1. Dayanıklı çeşitlerin kullanımı.
2. Hastalıktan ari fideler şaşırtılmalı.
3. Bulaşık bitki artıkları yok edilmeli.
4. Konukçusu olan yabancı otlar ile mücadele edilmeli. 5. Seralarda ya da tarlada hastalan bitkiler uzaklaştırılmalı.
6. Vektör böcekler ile kimyasal mücadele ve vektörlerin hareketini sınırlayacak tedbirler alınmalı (saman malçı ya da sera açıklıklarının vektörün geçişini engelleyecek şekilde tülbent ile kapatılması).

UÇ YANIKLIĞI Tipburn

FİDE
VEGETATİF
GENERATİF
HASAT

ÇEVRE KOŞULLARINDAN KAYNAKLANAN FİZYOLOJİK BİR HASTALIKTIR.

GENEL BİLGİLER

Belirtisi yaprak uçlarındaki yanıklık olarak ortaya çıkan bu hastalık tamamen fizyolojiktir. Nedeni tam olarak bilinmemektedir; çevre koşullarına bağlı olarak gelişim göstermektedir. Mevsim normalleri üzerinde seyreden hava sıcaklığı ve aşırı azotlu gübreleme hastalık riskini arttırmaktadır. Ayrıca topraktan çeşitli nedenlerle alınamayan kalsiyum (Ca) da bu fizyolojik hastalığı desteklemektedir.

Kültürel Mücadele

1. Dayanıklı kültüvarların tercih edilmesi.
2. Etkenlerden biri olan hava sıcaklığı üzerinde bir etkimiz olamaz; ancak azotlu gübreler (üre, şeker, nitrat gibi) daha az oranlarda kullanılmalıdır. Bunun yanında fosfor ve potasyum gübrelemelerine de önem verilmelidir.
3. Ayrıca kalsiyum eksikliğinin gizli olabileceği düşünü- lerek topraktan ve yapraktan kalsiyum uygulaması yapılmalıdır.
4. Toprak nemindeki aşırı iniş çıkış kontrol edilmelidir.

TRANSPORTER

Mikro Besin Elementleri Karışımı

Mikrobesin elementleri topraktaki eksikliklerinde çok uygun olmayan toprak koşulları nedeniyle alınamaz durumdadIrlar.Karnabahar bitkisinin sağlıklı gelişimi için mikrobesin elementleri özellikle bor, demir ve çinko, azot, fosfor ve potasyum kadar önemlidir. Mikorbesin elementlerinin birinin eksikliği toplam gelişmeyi mutlaka geriletecektir. Özellikle karnabaharda Bor eksikliği kafa kalitesinin bozulmasına neden olabileceğinden mutlaka uygulanmalıdır.

FİDE
VEGETATİF
GENERATİF
HASAT
REAL

NK Gübresi Harmanlanmış

Bitki gelişmesinde en önemli element olan Azot formları bitkide gevşek doku üretimine neden olmaktadır.Yakın zamana kadar çimento görevi Potasyum’a verilir iken, artık bu görev Kalsiyum ve Bor’a verilmektedir.Kalsiyum, toprakta bileşik formlar halinde bulunur. Bitki için önemli olan toprağın Kalsiyumca zenginliği değil, bünyesindeki içeriğinin yeterli olmasıdır. Eksikliğinde, genç fidelerde, genellikle uç tomurcuklar ölür, genç yapraklarda nekrozlar ve kıvrılmalar görülür. Büyümede durgunluk, sararma ve yaprak uçlarında kararmalar gözlemlenir.

FİDE
VEGETATİF
GENERATİF
HASAT
ELFER - K

NK Gübre Çözeltisi

Karnabahar bitkisinin potasyum alımı diğer besin elementlerine göre oldukça fazladır. İlk çiçek dönemine kadar az olan potasyum alımı çiçeklenme ile birlikte hızla artar. Meyve olgunlaşması ve hasat döneminde yüksek düzeyde seyreder. Meyve kalitesi ve rengi potasyum eksikliğinden doğrudan etkilenir. Potasyum eksikliği meyve rengindeki anormallikleri ve olgunlaşma bozukluklarını teşvik eder.

FİDE
VEGETATİF
GENERATİF
HASAT
BRAVO - K

NK Gübresi Harmanlanmış

Karnabahar bitkisinin potasyum alımı diğer besin elementlerine göre oldukça fazladır. İlk çiçek dönemine kadar az olan potasyum alımı çiçeklenme ile birlikte hızla artar. Meyve olgunlaşması ve hasat döneminde yüksek düzeyde seyreder. Meyve kalitesi ve rengi potasyum eksikliğinden doğrudan etkilenir. Potasyum eksikliği meyve rengindeki anormallikleri ve olgunlaşma bozukluklarını teşvik eder.

FİDE
VEGETATİF
GENERATİF
HASAT

KARNABAHAR HAKKINDA

Genel özellikleri: Karnabaharlar kazık köklü bitkilerdendir. Yaprakları genellikle dar, beyzi şekilde, uzuncadır. Genç yaprakları neredeyse sapsızdır. Yapraklar normal olarak taç kısmının dibinden yukarı doğru büyür. Erkenci çeşitlerde, geçci çeşitlere oranla daha az sayıda yaprak oluşur. Karnabaharlarda çeşit özelliğine bağlı olarak ilk taç oluşumuna kadar yaklaşık 15-20 yaprak meydana gelmektedir. Karnabaharlarda generatif devreye geçiş sırasında ana büyüme ucu genişler ve düzleşir. Taç büyüklükleri 20-50 cm arasında, ağırlıkları ise çeşidin özelliğine göre 0.5-2 kg arasında değişir. Taçın büyüklüğü, ağırlığı ve kalitesi üzerinde iklim ve yetiştirme koşullarının büyük ölçüde etkisi vardır. Taçın rengi beyaz, kirli beyaz veya sarı tonundadır. Fakat, güneş ışığıyla temas ettiğinde sarıya dönüşür. Rengi sarıya dönmüş ve gevþek bir yapı gösteren taçlar, pazarlanabilme özelliğini yitirir. Taçlar, çeşit özelliğine ve çevre koşullarına bağlı olarak sıklıklarını 2-3 hafta korurlar. Karnabaharların bir kısmı çiçeklenme, bir kısmı da hem taç oluşumu hem de çiçeklenme için düşük sıcaklığa gereksinim duyarlar. Karnabaharlarda çiçeklenme büyük ölçüde yetiştirme sırasındaki sıcaklığa bağlıdır. Bu nedenle özellikle birbirini izleyen düşük ve yüksek sıcaklılardaki karnabaharların çiçek tomurcukları yaprak tomurcuğu haline dönüşebilmektedir.

İklim istekleri: Karnıbaharlar kışlık sebzeler grubunda yer alır. Her iklimde yetiştirilebilmekle birlikte, iklim koşullarından sıcaklık birinci derecede, ışık ve nem ikinci derecede önemlidir. Ilıman iklimlerde, tek yıllık karnabahar çeşitleri belirli sayıda yaprak oluşturduktan sonra generatif devreye geçer. Bu çeşitlerde taç oluşumu için gerekli maksimum sıcaklık ortalama 25°C, optimum 17°C civarındadır. 14°-20°C arasındaki sıcaklıklarda ise taç oluşumu yönünden ortaya çıkan farklılıklar pek önemli değildir. 20°C'nin üzerindeki sıcaklıklar çoğunlukla taçların kalitesini bozar. Tropik iklimlerde ise bitkiler vegetatif devrede kalır. Bununla birlikte 20°C'nin üzerinde normal büyüklükte taç oluşturan çeşitler de bulunmaktadır. Özellikle geçci çeşitler 10°C'nin altındaki sıcaklıklarda generatif faza geçebilirler. Erkenci çeşitlerin yüksek sıcaklık istekleri, geçci çeşitlerinden daha fazladır. Karnabaharlarda düşük sıcaklıklar generatif faza geçişte bitki belli bir büyüklüğü aldığında etkili olabilmektedir. Bu sebeple kışlık çeşitleri geç ekmemek gerekir. Taç oluşumu ve çiçeklenme üzerinde düşük sıcaklığın olumlu etkilerinin olduğu söz konusudur. Fide devresindeki düşük sıcaklıkların etkisi, çeşit, sıcaklık düzeyi ve süresi ile bitkinin gelişme düzeyine bağlı olarak değişmektedir. 6-7 yapraklı fidelerin 15 gün, 4°C'de 20 gün, 2°C'de 2 hafta, 12°C'de 7 gün üşütmenin, taç oluşumunun daha erken meydana gelmesinde etkili olduğu görülmektedir. Karnabahar fideleri -10°C'nin üzerindeki sıcaklıklara dayanabilirler. Fide dönemindeki düşük sıcaklıkların etkisi ile meydana gelen bir durum körlüktür. Bu tip bitkilerde, büyüme ucu zarar gördüğünden yalnızca yaprak oluşumu meydana gelir. Tomurcukların sürmesiyle gevşek ve ufak yapılı taç oluşumu meydana gelir. Bu durum özellikle sonbahar ve kış dönemlerinde ortaya çıkmaktadır. Fidelerin gelişmesi için optimum sıcaklığın gelişme döneminde 23°C, daha sonra ise 18°-20°C'dir. 30°C'deki sıcaklıklarda bitki büyümeye devam eder. Fakat bitki vegetatif devrede kalmaya zorlanır. Gelişme döneminde duraklama görülmez.

Toprak istekleri: Kısmen her toprakta yetişir. Eğer bitkilerin büyümeleri yavaşsa, yaprak ve bunun sonucunda küçük, gevşek taç oluşturur. Büyüme hızlıysa, taç oluşumu gecikir ve gevşek oluşum gösterir. Orta ağır bünyeli topraklarda iyi bir sulamayla birlikte iyi bir yetiştiricilik yapılabilmektedir. Hafif bünyeli topraklarda ise, bitkiler kuraklığa karşı hassastır. Ağır killi topraklarda ise büyüme yavaştır. Ancak bitkiler iyi yaprak oluşturursa kaliteli ürün elde edilebilir. Bununla birlikte şiddetli yağış miktarı ağır topraklar için iyi değildir. Karnabahar toprak pH'ının nötr olmasını isteyen bir bitkidir. Yüksek toprak asitliliğine karşı oldukça duyarlıdır. pH 5.5-6.6 arasında iyi sonuç alınır. Düþük pH da manganezin toksik etkisinden ve molibden noksanlığından dolayı gövde çürümesi ortaya çıkar. Buna karşılık nemli ortamlardan hoşlanan bir bitkidir.

Gübreleme: Azotlu gübreleme genellikle 2-3 partide yapılır. Dikimden sonra amonyum sülfat, kalsiyum nitrat gibi gübrelerden dekara 30-50 kg, daha sonra gelişme döneminde ise 15-30 kg'ı 1-3 parti halinde verilebilir. Kışın yetiştiricilikte genellikle gübre gereksinimi daha azdır. Ancak kış sonuna doğru 70 kg/da Azotlu gübreleme yapmak gerekir. Hafif ve ağır bünyeli topraklarda, ahır gübresiyle gübreleme yapmak daha uygundur. Fosforlu gübrelemede süper fosfat kullanılır. Dekara 20-50 kg, ahır gübresi kullanılmamışsa 60 kg/da süperfosfatın üzerine gübreleme yapmak mümkündür. Toprak analizlerine göre 25 kg K2O gübrelemesi yapılması uygundur.

Sulama: Karnabaharlarda özellikle sulamaya özen gösterilmelidir. Kurak havalarda sulama daha da önem kazanır. Çünkü taç oluşumu dönemindeki yüksek sıcaklıklar erken çiçeklenmeye neden olmaktadır.

Yetiştirme tekniği: Karnabaharın üretimi tohum ile yapılmakta, ülkemizde yaz sonu, sonbahar ve kış periyotlarında yetiştirilmektedir. Karnabaharlarda yastığa tohum ekimi lahanalardan 7-10 gün sonra yapılır. Pratik olarak kuzey bölgelerde taçlar yaz aylarındaki yüksek sıcaklıklardan evvel olgunlaşacak ve erken sonbaharda ürün alınacak şekilde dikilir. Karnabahar için, ortalama 6 haftalık fide dönemi hesaplanır. Dikimde genellikle 7-8 yaprağı tam gelişmiş, gövdesi düzgün yaprakları sararmamış fidelerin kullanılması gerekir. Kışı soğuk geçen bölgelerde iklim koşullarına göre değişmekle birlikte kışı soğuk geçen yerlerde Haziran-Temmuz, sıcak bölgelerde Ağustos-Eylül aylarında dikim yapılır. Dikimden sonra erkenci çeşitler 70-90 gün, geçci çeşitler ise 100-120 günden sonra hasat edilir. Dikim sırasında 40x40, 50x50, 60x60, 70x70 cm. sıra arası ve sıra üzeri mesafeler yapılabilir. Geçci çeşitlerde mesafeler daha geniş tutulur. Masuralarda ise mesafeler 40x40x60 cm. olacak şekilde ayarlanabilir. Dikimden sonra can suyu verilir.

Hasat ve depolama: Karnabaharlar, taçlaro gevşek bir yapoya girmeden önce hasat edilmelidir. Erken don tehlikesi olan bölgelerde ise bu işlem daha önce yapolmalı- dır. Tacın büyüklüğü ve kalitesi önemlidir. Piyasada yuvarlak sıkı, beyaz taçlar tercih edilir. Kalitesi iyi olmayanlarda pişme sırasında kötü kokar. Hasat, tacın gövdeyle birleştiği yerden bıçakla kesilerek yapılır. Hasat sırasında yaprakların 1/3'ü kesilip, 2/3'ü taç üzerinde bırakılır. Karnabaharlar hasattan sonra 1-3 ay muhafaza edilebilir. -0.5°C'ye kadar soğuk hava depolarında saklanabilir. 0°C %90 nem miktarı olan yerlerde 2-6 hafta depolanabilirler. Eğer 3 ortama ilave olarak C2O verilirse bu süre daha da artar. Depolama sırasında me 300-400 kg ürün gelebilecek şekilde kasalar içinde depolanmalıdır. Ayrıca nakliye sırasında 5-6 günlük bir ulaşım için yükleme sıcaklığı 4°C, nakliye sıcaklığı ise 0°-4°C olmalıdır.

Verim: Karnabahar verimi tacın büyüklüğüne göre değişmekle beraber, erkenci çeşitlerde daha küçüktür. Dekardan 1-2 ton ürün alınabilmektedir. Normal üründe verim 4-5 tona kadar çıkabilir.

ISI DEĞİŞİKLİKLERİNİN KARNABAHAR ÇİÇEĞİ ÜZERİNDEKİ OLUMSUZ ETKİLERİ

GENEL BİLGİLER

KARNABAHAR çeşitlerinin derim tarihlerinin yıldan yıla büyük değişiklikler göstermesini anlamaya çalışan araştırmacılar öncelikle bu bitkinin biyolojik olarak çok karışık ve hassas olduğu sonucuna vardılar. Tüketilmek amacıyla hedeflenen çiçeğin ne tam bir üreme ne de tam bir yeşil aksam olmadığını ama bir kelle oluşturmak için küçülmüş bir ön üreme organı olduğunu bilirsek durumun neden bu kadar karışık olduğunu kolayca anlayabiliriz.

Bitki erken dönemde önce yaprak üretir ; bu evrede tepe kısmı (apex) sadece yeşil aksamdır. Bitki gelişimini ortalama haftada 3 yaprak üreterek sürdürür. Belirli bir süre sonra çiçeklenme evresine geldiğinde tepe kısmı üreme organına dönüşür ve yaprak üretimi durur. Bitkinin gelişmişlik düzeyi (olgunluğu), çeşit özelliği, soğuk ısı koşullarının seviyesi ve süresi, ışıklanma süresi gibi etmenlerin etken olduğu bu geçiş devresi çok kritiktir. Özellikle soğuğun etkisini inceleyenler, çok düşük olmayan 9° ila 14°C arasının istenen ısı aralığı olduğunu bulmuşlardır. Ancak bu koşulların süresinin çeşitten çeşide ve yetiştirme ortamına göre de farklılıklar gösterdiği bilinmektedir. Bu soğuklanma süresinin ortalama olarak en erkenci çeşitler için 6 gün, en geçiçi çeşitler için ise 40 gün olduğu hesaplanmaktadır. Sonuç olarak belirli bir çeşit için yıldan yıla gözlemlediğimiz farklılıkların kaynağında:

a. Yeterli soğuklanma sağlanmadığı sürece bitkinin yaprak üretmeye devam etmesi ve tüm dengesinin bozulması

b. Gece-gündüz ısı farklarının yaklaşık 5 °C den fazla olduğu koşullarda ise gene yaprak mı, çiçek mi ikilemi arasında kalması yatmaktadır.

Bu istenmeyen fizyolojik olumsuzlukların neler olduğunu ve nedenlerini incelersek:

SORUN 1 : (Resim 1) Uluslararası tanımı ile "chitoun" olarak ta adlandırılan "çiçek yapraklanması". Sorunun kaynağında ya tam bir çiçeklenme başlayamaması ve / veya tam çiçeklenme esnasında aşırı soğuklanma bulunmaktadır.

SORUN 2 : (Resim 2) "Tüylenme" sorunu. Tüylenmenin kaynağında ise geç dönemde kellenin oluşumu esnasında ki yüksek sıcak havalar vardır.

SORUN 3 : (Resim 3) "Köpüklenme" sorunu Köpüklenme ise kellenin üzerinde bulunan çiçeklerin açmaya başlamasıdır. Bu istenmeyen durumun kaynağında ise derim tarihinden 2 ila 3 hafta öncesi yoğun serin ve rutubetli iklim koşulları bulunur. Bu "köpüklenme" yukarıda açıklanan "tüylenme" ile karıştırılmamalıdır.

SORUN 4 : Güzlük karnabaharlarda gözlenen "erken kafa yapma". Sorununun kaynağında:
a. Fideliklere çok erken tohum ekimleri,
b. Haziran - Temmuz aylarındaki çok düşük ısılar
c. Temmuz – Ağustos – Eylül başındaki soğuk günlerin belirli bir yaşa gelmiş ve iyi gelişmemiş bitkilerin dengelerini bozması
d. Yoğun güz yağmurları sonucu drenajı bozuk topraklarda oluşan su fazlası bulunmaktadır.