AKDENİZ MEYVE SİNEĞİ
(Ceratitis capitata)
EYLÜL AYINDAN İTİBAREN
TURUNÇGİL ALANLARINDA
GÖRÜLMEYE BAŞLAR.
GENEL BİLGİLER
Kışı pup halinde geçirir. İlkbaharda
çıkan erginler yumurtalarını diðer
konukçulara bırakır ve birkaç neslini o
konukçularda tamamladıktan sonra
Eylül ayından itibaren turunçgil
sahalarına döner. Zararlının erginlerinin
turunçgil meyvelerinin kabuk
altına koyduğu yumurtalardan çıkan
larvaların meyve etinde beslenmesi
sonucunda pazarlanma şansı
olmayan bulaşık meyveler dökülür. Bir
dişi ergin 800’ e kadar yumurta
üretebilir. 2-20 gün arasında değişen
inkübasyon süresinden sonra
yumurtadan çıkan larvalar çoğunlukla
yüksek asit içeren meyvelerde ölürler.
Ancak sağ kalan larvalar yeterli zararı
yapar. Larvaların meyve etinde
beslenme süresi 10-40 gün arasında
değişir. Larva süresini tamamlayanlar
pup olmak üzere toprağa inerler. Bu
şekilde yılda 4-8 arasında döl
verirlerse de aslında turunçgillerde
son nesilleri önemlidir. Epidemi
yıllarında önlem alınmazsa özellikle
portakal ve mandarinde zarar oranı
%80’ lere varabilir.
ÇİÇEK GÜVESİ
(Prays citri)
NİSAN AYINDAN İTİBAREN ÇİÇEKLER
KONTROL EDİLMEYE BAŞLANMALIDIR.
GENEL BİLGİLER
Erginler yumurtalarını tomurcuk
halindeki limon çiçeklerine; eğer çiçek
çok ise bir yumurta, az ise birden fazla
olacak şekilde bırakırlar. Bir dişi 500’ e
kadar yumurta bırakabilir. Larvalar
çiçeklerin iç kısımlarını kemirerek
meyve bağlamalarını önler. Dört
gömlek değiştirdikten sonra bir kokon
içinde pup olurlar. Puptan çıkan
erginler de yine aynı şekilde zarar
yaparlar. Uygun şartlarda bir yıl içinde
10-11 nesil verebilirler. Özellikle her
mevsim çiçek açan yediveren cinsi
limon ağaçları çok uygun bir konukçudur.
KABUKLU KOŞNİLLER
(KABUKLU BİTLER)
(Aonidiella citrina)
YILIN HER DÖNEMİNDE ÜREMEYE
DEVAM EDERLER. SOĞUK DÖNEMDE
GELİŞMELERİ YAVAŞLAR.
GENEL BİLGİLER
Bu gruba giren familya ve türlerde
vücut, kabuk görünümünde bir mum
tabakası ile çevrelenmiştir. Yumurtalar
bu kabuğun altında veya içinde
açılır. Anayı terk eden nimfler
kendilerine uygun bir yer seçer ve
dokuya hortumlarını sokarak
sabitlenirler. Beslenmeye ve
ürettikleri mumsu madde ile
örtünmeye başlarlar. Ayrıca bu
dönemde gömlek değiştirerek bacak
ve antenlerini kaybederler. Dişiler
tekrar form değiştirerek ergin hale
gelirken, erkekler de bir seri metamorfoza
uğrayarak ergin olurlar. Dişilerle
çiftleştikten sonra hemen ölürler.
Çiftleşmeden sonra dişilerin vücut
ölçüleri artar ve yumurta üretmeye
başlarlar. Bu zararlıların tek konukçusu
turunçgiller değildir. Zeytin, muz,
antep fıstığı, incir, iğde, nar, dut gibi
daha pek çok konukçusu vardır. Bitki
özsuyu ile beslenen bu zararlılar,
beslendikleri aksamda (dal, gövde,
sürgün, meyve, yaprak) ağaçları
zayıflatarak meyve kalitesini bozarlar.
Kırmızı koşnil daha çok güney, sarı
koşnil ise batı bölgelerimizde hakim
türlerdir. Ancak karışık popülasyonlara
rastlamak mümkündür. Bu zararlılar
üzerinde beslenen parazit ve
predatörler de tespit edilmiştir.
MUMSU KOŞNİLLER
UNLU BİT
(Planococcus citri)
MAYIS AYI BAŞINDAN İTİBAREN
GÖRÜLMEYE BAŞLANIR.
GENEL BİLGİLER
Bu gruba giren familya ve türlerde
vücut, kabuk yerine toz veya ipliksi
görünümlü bir mum tabakası ile
örtülüdür. Bu nedenle bunlara Yalancı
koşnil de denir. Unlu bit (P. citri)
yumurtalarından çıkan nimfler daha
çok meyvelerin tam kapanmamış olan
çanak yaprakları arasında ve iki
meyvenin birbirine temas ettiği
yerlerde beslenirler. Salgıladıkları
ballık (fumajin) ile meyve ve yaprakları
kirletirken bazı zararlılara da
simbiotik bir ortam hazırlarlar. Zarar
gören meyveler zamanla dökülürler.
Kış mevsimini çoğunlukla yumurta
veya yumurtalı ergin şeklinde
geçirirler ve ilkbahardan itibaren
üremeye başlarlar. Kışın döllemeli
olan üreme yazın partenokarpik yolla
olur. Bir yılda 3-4 döl verebilirler.
Yumurtalar ipliksi bir küme içindedir
ve bu kümelerde 100-500 arası
yumurta olabilir.
TEMMUZ AYI ORTALARINDAN
İTİBAREN MEYVELERDE ZARAR
KONTROLÜ YAPILMALIDIR.
GENEL BİLGİLER
Özellikle pamuk veya sebze üretim
alanlarının yakınlarında kurulmuş
narenciye bahçelerinde pamuk veya
sebze hasadından sonra zararlının
ergin ve nimfleri (yavruları) özellikle
portakal ve mandarin meyvelerinde
zarara neden olurlar. Hem yapraklarda
hem de meyvelerde beslenirler.
Meyvelerin kabuklarını törpüleyerek
dış görünümlerini bozar ve pazar
değerini düşürürler. Kış mevsimini
bitki artıklarında ergin ve nimf halinde
geçirirler ve ilkbaharda tarım
alanlarında görülmeye başlarlar.
Olgun dişiler, yaprak sapına veya
yaprak damarları içine yumurtalarını
koyarlar. Bir dişi 200-300 arasında
yumurta üretebilir. Yumurtadan çıkan
yavrular 15-20 günlük süre içinde 4
defa gömlek değiştirir ve sonra da
ergin olur. Bir yılda 3-5 döl verebilirler.
KIRMIZI ÖRÜMCEK
(Panonychus citri) (Tetranychus urticae)
MART AYI BAŞINDAN İTİBAREN
KONTROLLERE BAŞLANMALIDIR
GENEL BİLGİLER
Kışı, ağaçların kuytu bölgelerinde ve
genellikle yumurta dönemlerinde
geçirirler. Biyolojik zincirleri diğer
tetranychidae türlerinde olduğu
gibidir. Dişiler 20 ila 50 arasında
yumurta üretebilirler. 20-25 günde
bir döl verirler. Yani yılda yaklaşık 10
ila 15 arası nesil verebilirler.
Turunçgillerin yaprak, meyve ve
sürgünlerini sokup emerek
beslenirler. Emgi yerlerinde grimsi
veya esmer lekeler oluşur.
AKARLAR
(Phyllocoptrata oleivora Aceria sheldoni)
HAZİRAN AYI SONLARINDA EN
YÜKSEK POPULASYON SEVİYESİNE
ULAŞIR.
GENEL BİLGİLER
Pas böcüsünün (P.oleivora) 0,12 mm
kadar olan büyüklüğü nedeni ile gözle
görülmesi mümkün değildir. Meyve,
yaprak ve sürgünlerde beslenmesi
sonucu oluşan paslı dokulardan varlığı
anlaşılır. Kışın gelişme düzeyleri
düşüktür. İlkbaharda ısınan hava ile
çoğalmaya başlar. Dişiler 30 civarında
yumurta bırakır ve bu yumurtalar bir
hafta içinde açılır. Her bir nesil 8 ila 14
gün arasında tamamlanır. Böylece
hızlı bir şekilde çoğalarak haziran
sonlarında en yüksek populasyon
seviyesine ulaşırlar. Yaz boyunca
döllemsiz (partenokarpik) çoğalırlar
ve bir yılda pekçok nesil verirler.
Özellikle meyvelerde dokuları
kazıyarak ve meyve özsuyunu
emerek ciddi zararlanmalara neden
olurlar. Susuz kalan paslı meyveler
pazar değerlerini önemli ölçüde
kaybeder. Tomurcuk akarı (A.sheldoni)
en çok limonu ve greyfurtu tercih
eder. Yaprak ve sürgünlerde şekil
bozukluğuna neden olur. Yaz
aylarında azalan populasyon
sonbaharda tekrar artar. Kışı
tomurcuk kapsüllerinde geçirir ve
ilkbaharda sürgünlerdeki taze
gözlere geçer. 1 yılda pek çok nesil
verirler.
YAPRAK BİTLERİ
(Aphis citricola
Myzus persicae)
İLKBAHAR DÖNEMİNDEN İTİBAREN
SONBAHARA KADAR FAALİYETLER-
İNE DEVAM EDER.
GENEL BİLGİLER
Kış mevsimini genellikle döllenmiş
yumurta halinde ana konukçularda
geçirirler. İlkbaharda yumurtalarından
çıkan yavrular özellikle genç fidan ve
ağaçların sürgün ve yapraklarında
bitki özsuyunu emerek beslenirler.
Taze yapraklar kıvrılır. Bitkilerde
gelişim yavaşlar. Ayrıca salgıladıkları
ballık fumajine neden olur. Bazı
türlerinin çeşitli virüs hastalıklarının
taşıyıcısı olması da ayrı bir problemdir.
Ergin hale geçen nimfler döllemsiz
olarak çoğalır ve kanatlı formlar diğer
konukçulara göçmeye başlarlar.
Sonbahara kadar devam eden bu
süreç sonunda oluşan erkek ve dişi
formlar çiftleşirler. Döllenmiş
yumurtalar ana konukçu ya da diğer
konukçulara bırakılırlar. Böylelikle
yılda pek çok nesil verebilirler.
TURUNÇGİL
BEYAZ SİNEĞİ
(Dialeurodes citri)
MAYIS AYI BAŞLARINDAN İTİBAREN
KONTROLLER YAPILMALIDIR.
GENEL BİLGİLER
Kış mevsimini genellikle pup ve az
oranda da olgun nimf döneminde
geçirirler. İlkbaharda erginler
yumurtalarını yaprakların alt
yüzeylerine bir sap ile tuttururlar.
Yumurtalar mevsim koşullarına bağlı
olarak 8 ila 24 gün arasında açılırlar.
Yumurtadan çıkan nimfler yaprak
altında uygun bir yer bularak sabit
hale geçerler. Bu dönemde
beslenmeye devam eder ve
vücutlarını çıkardıkları mum tabakası
ile örterler. Gömlek değiştirerek önce
pup daha sonra da ergin olurlar. Yılda
2-3 döl verirler. Ergin ve nimfler
yaprakların alt yüzeyinde bitki
özsuyunu emerek beslenirler. Emgi
yerlerinde sarımsı lekeler oluşur
(Klorofil parçalanması nedeniyle).
Yapraklar sertleşir ve zamansız olarak
dökülürler.
MART - NİSAN AYLARINDAN
İTİBAREN TARIM ALANLARINDA
BESLENMEYE BAŞLARLAR.
GENEL BİLGİLER
Tripsler, kış mevsimini genellikle ergin
formunda bitki artıklarında veya
toprakta geçirirler. Yaşadıkları
bölgenin mevsim koşullarına bağlı
olarak Mart - Nisan aylarında tarım
alanlarında beslenmeye ve yumurta
bırakmaya başlarlar. Yumurtalarını
yapraklara (epidermis içine) koyarlar.
Yumurtadan çıkan yavrular iki defa
gömlek değiştirir ve toprağın 5 cm
derinliğinde pup olurlar. Yumurtadan
ergine geçen süre mevsim koşullarına
bağlı olarak 3-5 hafta sürer. Yılda
ortalama 4-6 döl verirler. Narenciye
kültürlerinin yaprak, meyve ve
sürgünlerinde bitki özsuyu ile
beslenirler.
NARENCİYE
DAL YANIKLIĞI
(Pseudomonas syringae V.h)
YAPRAKLARIN DALA BAĞLANDIKLARI
YERDE ESMER LEKELERİN
OLUŞUMU İLE BAŞLAR.
GENEL BİLGİLER
Hastalığın etmeni bir bakteridir.
Sürgünler üzerindeki yaprakların dala
bağlandıkları noktalarda koyu renkli
esmer lekelerin oluşumu ile başlar.
Hastalığın ilerleyen dönemlerinde
sürgün ve yapraklarda solmalar başlar
ve renkleri kahverengileşir. Yaz
mevsiminde yapraklar, yaprak
sapından kırılarak dökülürler. Bundan
sonra da sürgünler üzerindeki yaralar
daha belirgin bir şekilde açığa çıkar.
ALTERNARIA YANIKLIĞI
(Alternaria citri
Alternari alternata)
ÖZELLİKLE MINNEOLA MANDALİN
ÇEŞİDİNDE CIDDI BIR SORUNDUR.
GENEL BİLGİLER
Son yıllarda turunçgil bahçelerinde
sorun olan Alternaria hastalıkları
özellikle ülkemize yeni giren
mandarin çeşitlerinde (minneola)
daha fazla gözlemlenmektedir.
Hastalık iki dönemde ortaya çıkabilir:
- Hasat öncesi meyvelerde
-Hasat sonrası depo çürüklüğü
(mandarinlerde) şeklinde
Hastalık etmenleri yapraklarda,
yaprak saplarında ve meyvelerde
enfeksiyon yapabilir. Küçük, hafif içe
çökük siyah lekeler şeklinde başlar ve
hastalık ilerledikçe de genişleyen
lekeler kahverengileşir.
Hastalığın kontrolünde;
•Aşırı gübreleme (özellikle azot
ağırlıklı)
• Aşırı sulama
•Aşırı budamadan kaçınılması gerekir
PENICILLIUM ÇÜRÜKLÜĞÜ
(Alternaria citri
Alternari alternata)
YERE DÖKÜLEN MEYVELERDE VE
HASAT SONRASI DEPOLAMA
KOŞULLARINDA ORTAYA ÇIKABİLİR.
GENEL BİLGİLER
Hasat döneminde ve hemen
öncesinde yere dökülen meyvelerde
yeşil yada mavi küflerin oluşması ile
kendini gösteren hastalık, ayrıca
depolama koşullarında da karşımıza
çıkabilir.
Hasat öncesinde yere dökülen
meyvelerin yaralı dokularına giren
mantarlar, Penicillium digitatum ve
Penicillium italicum mavi ve yeşil
renkte küf oluşturan arazlar
sergilerler. Ayrıca hasat sırasında
oluşabilecek mekanik yara ve bereler
ile uygun ortamda depoya taşınabilir.
Depoda ortaya çıkan hastalık en
tehlikeli ve ciddi hasarlara yol
açacaktır.
Hastalığın kontrolü için;
•Hasat öncesi yere düşen meyveler
düzenli aralıklarla toplanmalı.
•Hasat dikkatli yapılmalı ve
yaralanmalara yol açmamalı.
• Paketlemede sıkıştırmadan
UÇKURUTAN HASTALIĞI
(Deuterophoma tracheiphila)
EN HASSAS KÜLTÜR LİMONDUR.
AĞACIN BİR YÖNÜNDE YAPRAKLARDAKİ
ANİ SOLMA İLE FARKEDİLİR.
GENEL BİLGİLER
Hastalık tüm turunçgillerde görülse
de en hassas kültür limondur. İlk
belirti ağacın bir dalında ya da ağacın
bir yönünde bulunan yapraklardaki
ani solma ile fark edilir. Daha sonra
yaprak sapı bir süre kalsa bile yaprak
ayaları dökülür. Yaprakları dökülmüş
olan bir dalın kambiyum dokusunda
turuncu-pembe bir renk gözlemlenir.
Hastalığın kontrolü için;
• Kök ve saçak tahribatına neden
olabilecek derin toprak işlemelerinden
kaçınılmalı.
• Hastalık nedeniyle kuruyan dallar ve
sürgünler yaz aylarında (Temmuz - Ağustos) kesilerek yakılmalı.
•Budama makasları dezenfekte
edilmeli (Sodyum hipoklorid
KAHVERENGİ
ÇÜRÜKLÜK
(Phitophtora citrophtora)
MEYVELERDE ÇÜRÜKLÜK NEDENİ
OLDUĞU GİBİ KÖK BOĞAZI
ÇÜRÜKLÜĞÜNE DE NEDEN
OLABİLİR.
GENEL BİLGİLER
Bu mantari hastalık etmeni hem
meyvelerde hem de kök boğazında
çürüklüğe neden olmaktadır. En
hassas kültürler limon, greyfurt,
portakal ve mandarindir. Ancak
çeşitler arasında da hassasiyet
farklılıkları mevcuttur.
Sonbahar yağışlarının ardından
öncelikle yere yakın dallardaki
meyveler üzerinde önce açık
kahverengi dokular oluşur. Sonra bu
dokular hızla genişler ve küf tabakası
da oluşturarak meyvenin neredeyse
tamamını sarar. Meyveler dökülmeye
başlar. Ayrıca aşı yerinin üzerindeki
gövde kabuğunda yaralanmalar ve
zamk salgısı ile hastalık ilk belirtilerini
gösterir. Bu dokular zamanla kararır
ve çatlar.
Hastalığın kontrolü için;
• Yere dökülen meyveler bir çukura
gömülmelidir.
• Taban suyu yüksek yerlerde tesis
kurulmamalı ve fidanlar derin
dikilmemelidir.
• Sulama suyunun gövdeye temas
ELFER ZnP
NP Gübre Çözeltisi
Çiçeklenme öncesinde hızlı kök ve gövde gelişimi sağlayarak soğuk toprak koşullarında da bitki besin
elementi alımı ve asimilat geçişleri hızlı olur. Kaliteli çiçek oluşumu olur. Ayrıca TERAPHY içinde
bulunan amin azotu sayesinde bitkideki filizlenme ve çiçek hazırlığı istediğimiz gibi olur.
THERAPY
Azotlu Gübre Çözeltisi
Çiçeklenme öncesinde hızlı kök ve gövde gelişimi sağlayarak soğuk toprak koşullarında da bitki besin
elementi alımı ve asimilat geçişleri hızlı olur. Kaliteli çiçek oluşumu olur. Ayrıca TERAPHY içinde
bulunan amin azotu sayesinde bitkideki filizlenme ve çiçek hazırlığı istediğimiz gibi olur.
BILBAO
NP Gübre Çözeltisi
Bitkiler tarafından çok kullanılan elementlerden biri olan fosfor, hücre bölünmesi, hücrede enerji
taşınması, karbonhidratların parçalanması, çiçek ve meyve oluşumunda önemli rol oynar. Protein ve
yağların meydana gelmesine, potasyumun bitkiler tarafından alınmasına yardım eder. Kök sisteminin
iyi gelişmesi ve yayılmasını sağlar. Çiçeklenmeyi artırır. Meyvelerin erken olgunlaşmasını teşvik ederek
erkencilik sağlar. Aşırı derecede verilen azotun kötü etkisini bir dereceye kadar azaltarak ürün miktarı-
na ve kalitesine etki eder. Fide dönemini soğuk toprak koşullarında geçiren bitkiler fosfor alımında
sorun yaşarlar.
TRANSPORTER
Mikro Besin Elementleri
Karışımı
Mikrobesin elementleri topraktaki eksikliklerinden değil uygun olmayan toprak koşulları nedeniyle
alınamaz durumdadırlar. Bitkilerin sağlıklı gelişimi için mikrobesin elementleri, özellikle demir ve çinko;
azot, fosfor ve potasyum kadar önemlidir. Mikrobesin elementlerinin herhangi birinin eksikliği toplam
gelişme üzerinde olumsuz etki yapacaktır. Yetersiz klorofil oluşumu yapraklarda renk açılmalarına
neden olurken bitkinin fotosentez kabiliyetini düşürür, meyve oluşumu, gelişimi ve kalitesinde yetersizliklere
yol açar.
GENTAFER
Demir Şelatı – Eddha
Ülkemizin topraklarının çoğunluğundaki yüksek pH değerleri ve kireç varlığı bitkilerin gerekli besinleri
yani gübreleri almalarını engeller. Özellikle fosfatlar kalsiyum ile birleşerek bitkinin kullanamadığı
kalsiyum fosfat moleküllerini oluştururlar. Biototal içerdiği hümik asitler sayesinde bitki tarafından
kolayca alınabilen hümofosfatları oluşturarak topraktaki tuzlanmayı engellemekte, bitkilerin beslenmelerini
dengelemektedir. Ayrıca içerdiği fulvik asitler mikro-elementlere birleşerek bitkiler tarafından
kullanıma hazır çözünük bileşikler meydana getirip, bu elementlerin kalkerler tarafından etkisiz
kılınmasını engellemektedir. Ayrıca Gentafer sayesinde kloroz görülen yerlere uyguladığımızda kritik
dönemde kesin ve hızlı sonuç alırız.
BIOTOTAL
Sıvı Haldeki Hümik Asit
Ülkemizin topraklarının çoğunluğundaki yüksek pH değerleri ve kireç varlığı bitkilerin gerekli besinleri
yani gübreleri almalarını engeller. Özellikle fosfatlar kalsiyum ile birleşerek bitkinin kullanamadığı
kalsiyum fosfat moleküllerini oluştururlar. Biototal içerdiği hümik asitler sayesinde bitki tarafından
kolayca alınabilen hümofosfatları oluşturarak topraktaki tuzlanmayı engellemekte, bitkilerin beslenmelerini
dengelemektedir. Ayrıca içerdiği fulvik asitler mikro-elementlere birleşerek bitkiler tarafından
kullanıma hazır çözünük bileşikler meydana getirip, bu elementlerin kalkerler tarafından etkisiz
kılınmasını engellemektedir. Ayrıca Gentafer sayesinde kloroz görülen yerlere uyguladığımızda kritik
dönemde kesin ve hızlı sonuç alırız.
REAL
NK Gübresi Harmanlanmış
Bitkilerin özellikle kalsiyum (Ca) ihtiyacının yapılan bilimsel çalışmalar sonucunda yaklaşık azot (N) ile
aynı seviyelerde olduğu tespit edilmiştir. Bitkinin su düzenine, dolayısıyla protein ve karbonhidrat
oluşumuna katkýda bulunan kalsiyum, ayrıca potasyum alımını regüle ederken azot alımını teşvik
etmektedir. Eksiklik çeken fidelerde genellikle uç tomurcuk ölür, genç ve uç yaprakların kenarlarında
nekrozlar ve kıvrılmalar olur, meyvelerde küçülme şeklinde kendini gösterir. Ayrıca kalsiyum eksikliği
çeken bitkilerde kök ve saçak gelişmesi de yetersiz olur.
ELFER
COLOR PLUS
NK Gübre Çözeltisi
Potasyum, bitkilerde serbest iyon halinde en çok bulunan elementlerden olup herhangi bir organik
maddenin yapısına bağlanmaz. Potasyum bitkide birçok hayatsal olayda, fotosentez, solunum, karbonhidrat
metabolizması, taşınma ve protein sentezinde rol oynamaktadır. Aynı zamanda hücrede
turgorun osmotik düzenlenmesinde etkilidir. Bitkinin tüm büyüme ve gelişme periyodu boyunca
devamlı ve yeterli potasyum sağlanmasına ihtiyaç vardır. Potasyum bitki dokularının daha kuvvetli
oluşmasına etkili olarak, bitkinin hastalıklara karşı dayanıklılık kazanmasını sağlar. Bitkinin su
tüketimine olumlu etki yaparak suyun daha ekonomik kullanılmasını sağlar.